![]() |
Tweet |
Recep Yazıcıoğlu’nu rol/model alacak valilere ihtiyacımız var
Bir zamanlar “bu memleketin huzuru kaymakamların elindedir” başlıklı bir yazı yazmıştım. Aynı iddiamın arkasındayım, eğer ilçelerde huzur olsa ilerde olur, illerde huzur olsa ülkede huzur olur.İsteyen bu başlığı googlede yazarak okuyabilir.
Merhum Recep Yazıcıoğlu’nun 8 Eylül’de vefatının 20.yılıydı, sosyal medya bunun paylaşımlarıyla çalkalandı, tanıdığım ne kadar etkili yetkili varsa hepsi vefat yıl dönümünü paylaşmıştı, ben de hızımı alamadım 15 defa twetledim.
Acaba bu efsane adam ne diyordu, ne yapmıştı?
*Valiliğin kapısını halka kapatamazsınız, kimin kapısını kimin yüzüne kapatıyorsunuz?
*Senin karşı tarafa güven sorunun varsa halka güven vermediğinden dolayıdır, önce sen halka bir güven ver.
*Beklenmedik yerde tebdili kıyafetle halkın arasında dolaşan ve sorunları yerinde tespit eden kimseydi.
*Büyük küçük halkın bütün dertlerini dinlemeyi prensip eden valiydi.
*Avrupalılar gibi şık giyiniyoruz, istediğimizi tüketiyoruz ama anlar gibi üretken değiliz, onlar gibi idare edilemiyoruz.
*Eğitim öğretimimiz içler açısı,
*Canını dişine takan, gücü neye yetiyorsa yapan bir zattı.
Hiç düşündünüz mü? Niye bu insan takip ediliyor? Niye bu adam bu kadar seviliyor, niye onu unutabilecek kadar hizmet aşkıyla çalışan valiler ondan sonra karşımıza çıkmadı/çıkmıyor?
Van Valisi Dr.Ozan Balcı onun yerini almaya aday bakalım inşallah.
İşte bütün mesele bu konuyu dert edip bu işe ehil kimseleri vali olarak seçemediğimizden kaynaklanıyor?
Vali seçerken kabiliyet ve liyakate dikkat edilseydi?
Eğer bir valilik akademimiz olsaydı?
Bu akademide merhum Recep Yazıcıoğlu'nun valilik tarzı bir yönetim ekolü olarak kabul edilip öğretilseydi?
Eğer valiler devlet adamı olmaktan çok milletin adamı olsalardı?
Hele ki Başkanlık sistemi gereği valiler %50+1 seçimle iş başına gelseydi? Yani şehir tek elden yönetilseydi.
Görevden alınan valiler merkez valisi değil, işine gücüne, evine barkına dönselerdi?
Halimiz böyle mi olurdu?
İster inanın ister inanmayın Ankara’da binlerce insan uzman/müşavir adı altıda merkez çekilmiş, maaşları da 30-40 Binden aşağı değil ama ma'tal vaziyette, yetkisiz etkisiz bir kenara atılmış. Peki bu haktan reva mı? Bunu dert edinen bir siyasi parti gördünüz mü? Duydunuz mu?
Gelin bir sürpriz yapıp bir yarışma açalım, 17 milyon emekliden istisnai memurlar hariç, 81 il valisi seçelim, üstelik maaşsız çalışsınlar, halkın dertleriyle dertlenen kimseler iş başına gelsin bakalım hayatın kalitesi ne olur? Nasıl olsa bir kimsenin vali olması için illaki belli bir okuldan mezun olma mecburiyeti de yok. Yani vali olabilecek 10 binlerce kişi bulursunuz.
Bir ara İnsan Hakları Cemiyetinde üç saat kadar memleket meselelerini tartışmıştık, Ankara’dan gelen yetkili demişti ki “Cumhurbaşkanımız 81 ili için vali bulamıyor” dolayısıyla yukarıdaki teklifim bir çıkar yol olabilir. 7 şartınızı ortaya koyarsınız, ona göre vali seçersiniz. Seçtikten sonra da bir süre valilik akademisine tabi tutarsınız, olur biter.
Mesela bir şehrin valiliğine müracaat eden bir aday, 1 yılda, 2 yılda, 4 yılda ne yapacak? Projelendirsin ve sunduğu proje ile yarışmaya katılsın oradan aldığı puanla listesinde yer alsın. Göreceksiniz iş başına geldiği zaman ne kadar yararlı işler yapacak?
Bir vali 4 yılı 2 takım elbise ile geçirirse,
Makam arabasını sade bir otomobil olsa,
Haftanın belli gün ve saatlerini halk ile iç içe yaşamayı becerse,
Yeri geldiğinde selam ve dua ile barışık bir dil kullansa,
Halk gibi sade yaşayabilse, o şehre kendiliğinden huzur gelir diye düşünüyorum.
Ne kadar basit şeyler düşünüyorum değil mi? Evet gerçekten huzur bu sade vasıflarda saklıdır.
Baksanıza yeni atanmış 42 tane çiçeği burnunda öğretmen Diyarbakır’da dandik nedenlerle hala göreve başlatılmadı, valimiz acaba bunu biliyor mu? Biliyorsa uykuları kaçıyor mu? Bunları başlatmamanın vebalini düşündüğüm zaman kahrolup duruyorum, çünkü böyle bir haksızlığa eyvallah demek insana yakışmıyor diye düşünüyorum.
Buyur 50 türlü işten biri, ya vali diyecek o güvenlik soruşturmasını yapan kimse bu genç vatandaşlarımdan daha milli değildir, ben inisiyatifimi kullanıp bu çiçeği burnunda öğretmenleri göreve başlatıyorum, ya da onları kabul etmeyip dertleriyle baş başa bırakacak, bunun vebali de ağırdır. İşte vali farkı, bu bir örnek tabi daha nice böyle kritik karalar var ki vali isterse doğru işler yaparak hayata huzur verir, ya da korkak ve kuşkucu yaşayarak hayatı zehir eder, bu 42 iki genci 1 Eylül itibariyle göreve başlatmadığı gibi.
İnşallah bir gün “Recep Yazıcıoğlu valilik akademisini” görmek bu fakire de nasip olur, amin demeniz dileğiyle.
Vesselam.