![]() |
Tweet |
Bir ülkelerin değeri, dikkate alınma düzeyi, nüfuz sahibi oluşu beşeri sermaye adı verilen insan kalitesiyle doğru orantılıdır.
Eğer bilim ve teknolojide, sanat ve zanaatta, hür teşebbüs ruhuna sahip üretimde başarılı, helal kazancın değerini bilen, kanaat ve öz güvene sahip vatandaşların varsa devlet olarak başın dik, sesin gür çıkar.
Tabi bu özeliklerin yanı sıra devleti hem yasalar bakımından hem de zihniyet açısından adil olma gereği de vardır, hatta bu olmazsa bir önceki parafğrafta sıralanan özelikler havada kalır diyebilirim.
Ülkemizin geçen yüzyılı açısından gözden geçirdiğimizde genelde Anadolu insanı özelde Kürt vatandaşlarımız asrın son çeyreği hariç devlet adına nice felaketler yaşanmış, izahı dahi insanın yüzünü kızartıyor.
Lanet gelsin yapılan o haksızlığa, dün dünde kalsın, ama yeni yüzyıla daha emin adımla bakmamız için öz güvenle hareket edip vatandaş eksenli bir yönetimimiz olmalı.
Bu münasebetle benim Cumhur ittifakından isteklerim var, artık yerine getirip devleti vatandaşa sevdirip hayata huzur katar mı? yoksa eski argümanlarla mı devleti sevk ve idare eder onların bileceği bir iştir.
1-İnkılap tarihinin başta Şeyh Said kıyamı hakkında yazdıkları olmak üzere Kürt halkına bakışını düzeltmeli, o yalan yanlış bilgileri memleketin gençlerine öğretmemelidir. Dolayısıyla bu konuda rahat bir çalışmanın yapılması için bir an evvel 5816 numaralı yasayı lağvetmelidir.
2-Başkentte Kürt Stratejik Araştırmaları Merkezi(Kürt SAM) adında bir kurum açarak hem içeride hem dışarıda yaşayan Kürtlerin sorunlarını elle tutulur bir tarzda araştırıp, sorunlarına çare çözüm aramalıdır.Türkiye Cumhuriyeti Kürtlerin de devletidir, Kürtler 40 ülkede yaşasa da gövdeleri Türkiye'dedir.
3-Devlet açısından, resmi metinler ve iletişimde kullanılan Türk kelimesi yerine Türkiye kelimesini kullanmalıdır.
Türk bayrağı, Türk ordusu, Türk İş adamı, Türk Kızılayı, Türk Polisi…vs. Asrın müceddidi Bediüzzamanın bu konuda ciddi bir uyarısı var; “Türkçülüğü önplana çıkarsanız milleti ibrahimin diğer unsurları huzursuz olur” der, ayrıca Türklere bir şey de kazandırmaz.
4-Sosyal devlet anlayışı açısından daha adil olunmalı, hiçbir vatandaşımızın aç ve açıkta kalmaması için doğru politikalar üretilmelidir. İşsiz olup herhangi bir meşguliyeti olmayan gençlerimize asgari 700 lira cep harçlığı verilmeli ve onları istediği mesleğe kurslar aracılığıyla hazırlamalıdır.
5-Aile müessesine sıkıntı veren yasa ve yönetmelikleri düzeltmeli, aile bakanlığını güven veren, Anadolu insanın değerlerini özümsemiş, halk nezdinde irtibatli bir kimseye vermeli ve evli kadınlarımıza pozitif ayrıcalık yaparak onları sigortalı yapmalı ve evlilik payı olarak aileye katkı vermeli, hatta mümkünse vaktinde evlenenlere 5 yıllığına 1+1 dayalı düşeli mütevazi bir ev/daire verilmelidir. Neslin devamı için evlilik şarttır.Bu devletin devamı için genç insana ihtiyacımız vardır.
6-Zorunlu eğitime Vatandaşlık eğitimi adı verilerek, 1+4+4=9 yılla sınırlı tutulmalı, Eğitim Öğretimi Talim Terbiyeye dönüştürerek; Din, Dil, Kültür ve Tarihimizle uyumlu bir tarza getirmelidir. Özellikle Türkiye Amerikan arasında yarım asırdır imzalanmış Fulbright anlaşmasını bir an evvel fesh ederek Talim Terbiye özgürlüğüne kavuşturmalıdır.
7-Devletin ete kemiğe bürünmüş hali olan yönetim sistemi, 23 Nisan 1920 tarihinde dualarla açılan, ve “veemruhum şura beynehüm(onların işleri aralarında istişare iledir)” ayet-i kerimesi atmosferinde faaliyet gösteren meclisin ruhu ile barışık, anayasamızın ilk maddeleri arasında yer alan İstiklal Marşının 41 mısrası ile uyumlu, yönetim ve yargı bakımından veda hutbesinden ilham alan bir sistem oluşturulmalıdır.
Belki bu maddeleri artırmak mümkündür, ama inanın o diğer sorunların %90’ı bu iyileştirmelerle birlikte ortadan kalkar, %10 da hayatın gereği olarak devam eder; tıpkı hayır ve şer gibi, nasıl ki ikisi de hayatta hep var olmaya devam ediyorsa bu da böyle, sorun bitmez, ama niteliği ve oranı önemlidir.
Benden söylemesi, dikkate alınır alınmaz orası benim sorunum değil, ben öz vatanımda hür ve huzurlu yaşamak istiyorum, bunun da yolu bu tür nitelikli yeniliklerde ve imandan beslenen zihniyet ile mümkündür diyorum.
Ben ülkenin bir Kürt vatandaş olarak bu milletin geleceği için özgür irademle hakikatları dillendiriyorum. Varsın birileri hakkımda ileri geri konuşsun, nasıl olsa kıyamet var, orada hesabımız görülür.
Birileri diyebilir ki, “millet ittifakından niye aynı şeyleri istemiyorsunuz?” ben de diyorum ki, bu talepleri yerine getirmeyi bir kenara bırak, fırsat bulsalar daha beterini yapacaklar.
*Sinsi Feministler orada,
*Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin savunucuları orada,
*LGBT dostları orada,
*İslam düşmanları orada,
*Anıtkabir'e çıkıp iman tazeleyenler orada,
*Kürt partisi olarak bilinip, Kürdün dili de dahil tüm değerlerine ihanet edenler orada.
*O defolu eski parlamenter sistemin sevicileri orada,
Millet İttifakından bir cacık olmaz arkadaş!
Sağduyulu bir Kürdün haykırışı bu!
Haydi ya Allah iş başına…
Eyüphan Kaya
muslumandunya.com genel yayın yönetmeni