Bugun...


Cemal Çınar

facebook-paylas
Kurban bayramı
Tarih: 01-07-2023 15:02:00 Güncelleme: 01-07-2023 15:02:00


Bu yazıda Kurban bayramını üç mefhum üzerinden anlamaya çalışacağız. Bunlar; Kurban - İ’yd ve toplumsal ideal
Konuya önce “iyd” kavramının anlamiyla başlayalım.
Arapça olarak A-V-D kök harflerinden türeme olup, isim olarak “iyd” diye okunur. Mefhum olarak dönüş, ıstılahta ise sevinç anlamına gelir. Fiil çekimi -ade, yeidu iyden’ dir. Araplarda sevinç, sürur kelimesiyle ifade edilir. Toplumsal ibadetlerden olan bayramların iyd ile ifade edilmesinin en büyük hikmeti şudur; Bir toplumun kendi toplumsal varlığı ve kimliğine dönüş yapmanın sevincini yaşaması demektir. Kelimenin bu teknik hikmetini iyi tasavvur etmemiz, bayramların zihin dünyamızda bıraktıkları izdüşümü o oranında netleşip tesir bırakır.
İkincisi, Bayramlarda toplumsal bir ideal yapının varlığıdır. Bu manada bayramların yapısal olarak sosyal ve siyasal akılla baktığımızda da bir ideal düşüncenin dışa vurmuş halini net bir şekilde görebiliriz. Öyle ki, inançsız, peygambersiz ve ilahsız toplumların dahi mutlaka bayram diye kutladıkları, gurur duydukları ve adına bayram dedikleri sevinç günleri mutlaka vardır. Dolayısıyla bayramlara basit bir kısım kültürel, içi boşaltılmış bazı ritüel aktiviteler olarak bakamayız. Bu manada bayramlar, bir toplumun kendi iç muhayyilesinde inandığı değerleri üzerine inşa ettiği toplumların medeniyet tasavvurunun müstesna günleridir.
Bunun için peygamber ve Ashabı Mekke’de henüz bir medeniyet gücünü topluma bakan yönüyle ihya etme imkanına ulaşamadıkları için burada bayramlar kutlamıyorlardı. Ama Müslümanlar, Medine’de varlıklarını kabul ettirip, farklı bir ideal toplumu inşa ve ihya etme imkanına kavuştukları için burada bayramları kutladılar. Demek ki bayramlar, bir toplumun taşıdığı idealıdır, sıyasal ve sosyal olarak ontolojik varlığını temsil eder.
Üçüncü kavramımız “Kurban” kavramıdır. Her ibadetin dini değerler içinde ortak maksadı Yüce Allah’a karşı yapılan kulluk bilinci ve görevidir. Ancak herbir ibadet kendi içinde farklı bazı özellikler barındırmaktadır. İşte bu manada kurbanın, kendi özünde bir yakınlık ve yaklaştırıcı olma özelliğini taşır. Toplum içinde birbirine yakın olmayı ifade eden Kurbet ve akraba da buradan geliyor.
Bu yakınlığın iki boyutu vardır. Biri dikey, diğeri yatay yakınlıktır. Dikey yakınlık Yüce Allah’a, yatay yakınlık ise, kulun kula olan yakınlığıdır. Yüce Allah'a yakın, kulun rabbine karşı yerine getirdiği salih ameller ve o amellerdeki samimiyet, ihlas ve takvasıdır. İbadetin ruhu ihlastır. Kulun kula olan yakınlığı ise, dayanışma, paylaşma ve yardımlaşma fedakarlığıdır. Toplumsal yakınlık ruhunun ihyası işlerde gösterilen diğergamlıkdır. Toplumun yakınlık ruhu, karşılık beklemeksizin kamil manada yapılan yardımlaşma ve dayanışma yönüdür. Bundan dolayı, kişinin kestiği kurbanın kabul olmasının temel özelliğinde, Hz. İbrahim, İsmail ve Hacer'in yüce Allah'a karşı teslimiyeti dikey yakınlığı, birbirine danışıp yardımlaşmaları da yatay yakınlığın örneği ve özetidir.
Kurban ibadetini diğer kulluk görevlerinden bağımsız düşünmek mümkün değildir. İbadetler bir bütündür. Yüce Allah’a karşı diğer kulluk görevlerinde mesafeli duranın, sadece kurbanla bu yakınlığı sağlaması mümkün değildir. Bayramlar beş vakit namaz gibi günlük, cuma gibi haftalık olmayıp yıllık olduğu için de kurbandaki yakınlık, sene içinde her iki yönüyle sergilenen yakınlığın dikey ve yatay boyutunun sonuç bildirgesidir.
Yüce Allah’a kulluk ile kula karşı şefkat, merhamet, dayanışma ve paylaşma bir küldür tecezzi (parçalanmayı) kabul etmez.
Bu manada bayramlar, toplumları toplum yapan o toplumun, değerler sistemi ve idealerin bir temsilidir. Bu yönüyle dindar olan ve olmayan tüm toplumların mutlaka kutladıkları bayramları vardır. Bu bayramlar ya ölünün hayatındaki bir başarı noktası, veya ölünün kabrine gösterilen bir hürmet, ya da bir ağaca, taşa, kabile, devlet büyüğüne karşı bir tazim, veya Yüce Allah’a itaat niyetiyle yapılan ibadet anlayışı içinde yapılan olsun fark etmez. Ama her toplumun öyle ya da böyle kutlayacağı mutlaka bir veya bir kaç bayramları vardır. Yani, toplumlar dinsiz olabilmiş, ama bayramsız olamamıştır.
İşte bayramlar, bir yandan ibadet tasavvuru içinde manaya ait bir ruh, diğer yanda toplumsal dayanışma ve yardımlaşma ruhunu taşımaktadır. Ayriyeten bayramlar, o toplumun, yaşam felsefesini, iç alemindeki ideal yapısını temsil eden ve bu yönüyle toplumun ontolojik ruhunu diri tutan müstesna zaman dilimleridir.
Bu şuur ve bilinç içinde nice bayramlara.


Bu yazı 249 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HAVA DURUMU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


NAMAZ VAKİTLERİ
nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI