Emevi, Abbasi, Selçuklu ve Osman'lıya kadar tüm devlet başkanları halkın arasına tebdil-i kiyafetle girerlerdi. Cumhuriyet dönemde de devlet ve hükümet başkanları Çankayadan çıkmazlardı.Çıkanlar resmi proğram içinde gidip gelirlerdi.
Türkiye Cumhuriyetinin cumhurbaşkanı dayın Recep Tayyip Erdoğan tebdil-i kıyafet ile halkın arasına girme ihtiyacını hissetmeden, kendi doğal haliyle, kıyafeti ve arkadaşları ile halkın arasına girerek halkla dertleşiyor.Eve çay içmeye davet edenlerin evlerine imkanlar dahilinde giderek,vatandaşın yer sofrasında oturuyor, çayını içiyor, hal hatırını soruyor.Taksicilerin hatırını sormak için taksi durağına gidip taksi esnafının çayını içiyor.Bir başka gün balıkçıları ziyaret ediyor.
Böyle bir cumhurbaşkanı'nın Türkiye'nin başında olması Türkiye halkı için bir nimettir.
"Ya !!! o koruma ordusu nedir ?"
Diyenlerin,Seslerini duyar gibiyim.Onlara derim ki:
Tüm dünyada devlet ve hükümet başkanlarının korumaları vardır. Onlar güvenlikleri için en üst düzeyde tedbir alırlar, Almaları da çok doğaldır,gereklidir.
Bir çok değerlerimizin değerini kayıp ettikten sonra anlıyoruz.
Rabbim,Sayın Erdoğan'a sağlık ve
sıhat versin.Daha güzel hizmetler yapmasını ona nasip etsin.
Ülkenin tüm sorunlarını çözmek mümkün değildir.Hizmet ederken bazı görevlilerin bilerek veya bilmiyerek hata yapmaları kaçınılmazdır.
Biri çıkıp deseki:"Ben cumhurbaşkanı olsam tüm eksiklikleri gidereceğim,kuzu kurtla gezer"Ona derim ki:Git 20 hanelik bir köye muhtar ol görelim o köyün kaç sorununu çözer,hangi derdine derman olursun.
Halkımızın ekseriyeti dürüst ve değerlidir.Kenarda köşede 3- 5 tane hırsız ,hain,tembel olabilir,
bunlar bu millete yapılacak hizmetlere mani olamıyacaklar.
Sayın Erdoğan'ın liderliğinde Türkiye yüzyılında hep birlikte dünyanın 10 büyük ülkenin arasında yerimizi almak için barış ve kardeşlik içinde,bir birimizle kucaklaşalım ki milletçe mutlu ve huzurlu olalım.
Bunları yazarken,kimse hissi hareket ederek yazdığımı düşünmesin.Türkiyenin son 50 yılda gördüklerimden yola çıkarak yazıyorum.
Merhum Menderes ve arkadaşlarının kiymetini bilmedik , sahip çıkamadık,
içimizden,bizden görünen ama düşmanlarımız hesabına çalışan birileri onları idam ettiler.Sonra onun ve arkadaşlarının itibarlarını iade ederek kendilerine anıt mezar yaptık.
Merhum Özal'a birileri:"Diktatör,
çankayanın şişmanı halkın düşmanı." Diyordu.Özal ölünce hala arkasında ağıt yakıyoruz.
Merhum Erbakan'a karşı birileri 28 şubatta tankları yürüterek, onu boncuk boncuk terleterek
başbakanlıktan aldılar.Şimdi onu paylaşamıyoruz.
Ey bu ülkenin asil evlatları,gelin küçük hesapları bir tarafa borakarak ülkemiz yararına birlikte haraket edelim.
Elimizdeki nimetin değerini,
kıymetini bilmezsek sonra pişman oluruz.