Bugun...


Prof.Dr.Mirzahan Hızal

facebook-paylas
AHİR ZAMAN-1
Tarih: 26-05-2023 22:30:00 Güncelleme: 26-05-2023 22:30:00



Ahir  Zamanda  yani  kıyamete  yaklaşırken  bir  çok  fitnelerin  zuhur  edeceği  kaynaklarımızda   bildirilmiştir.
Ahir  zamanda  mı  yaşıyoruz?
Muhtemelen  öyle.  Sadece  bir çok  alametleri  görüldüğü için  değil.  Aslında  zamanın  sonunu  ve ne  kadar  zaman  kaldığını  bilmediğimizden.  Aslında  her  insan  için   zaten  sınırlı  olan   dünya  hayatı  sona  erdiği  zaman,  kalan  zamanın  bir  önemi  olmadığından.  Yani   yetişkin   herkes,  yaklaşık   50  yıla kadar   kıyamet  kopacağını   düşünse  ve  hesaplarını   buna  göre   yapsa  yanlış  yapmış  olmaz.
Bugün  müslümanlar  veya  genel  olarak  Allahın CC  varlığını  kabul  edenler  açısından  Ahir  Zaman  kavramı   üç  önemli  konuyu  ilgilendirir;
1.KONU
Malum  olduğu  üzere.  zamanımız  azalmışsa  yaptığımız  işlerde  daha  dikkatli  olmamız, öncelikli  projelere  odaklanmamız,   kalan  süreyi  daha  verimli  kullanmaya  çalışmamız  gerekmez  mi?    Nasıl  yani?
Şöyle  ki; zamanımız  sınırlı  ve sadece  tek  bir  deneme hakkımız  olduğundan, elimizde  bulunan  kendimize  ve  hayata  ait  hüküm  ve  kurallardan  sapma,  ayrılma  ve  başka    maceralara  atılma  lüksümüz  yoktur.  Mesela  kıyamet  koparken   yalan  söylemek,  hırsızlık  yapmak,  rüşvet almak, israf  yapmak  v.s  lüksümüz  olmaz.  milliyetçilik,  ırkçılık,  sağcılık,  solculuk,  cemaatcılık,  particilik  de   yapamazsınız.  Önemli  olan  tek  şey  “elinizdeki  fidanı  toprağa  dikmektir”  Yani,  az  kalan  vaktinizi  Allah CC  ve  Resulunün SAS   emrettiği  şekilde  yapıcı   ve  müsbet  eylemlerle  geçirmektir.   
 Sona  yaklaşılan  santranç  oyununda  olduğu  gibi  imkanlarınız   daralınca  bir  çok  konuda  fazla  hamle  fırsatlarınız   ve  ikinci  şanşlarınız  olmaz.
Gayrımüslimler  bile  denenmiş  ve  başarısı  kanıtlanmış  usul  ve  metodları,  teorik  ve  pratik  bilgileri,  bilgi  birikimlerini  daha  iyisini  bulmadan  değiştirmez,  rastgele  kuralları,  özellikle  başkalarını  taklit  ederek  almaz  ve  kullanmazlar.  Peki  ya  günümüz  Müslümanları?   onlar  gelmiş  geçmiş  tüm  zamanların  açık  ara  en  garabet  davranışını  daha  doğrusu  davranış  bozukluğunu   sergilemiş  ve  cahil  patagonya   yerlileri  gibi    ellerindeki   paha  biçilmez   altın  ve  elmasları,  Avrupalı  misyonerlerin  verdiği  renkli  cam  parçalarıyla  değiştirmişlerdir.  Bunun  anlamı  nedir? 
 
Bunun  anlamı  şudur ki,    gökleri,  yerleri  ve   arasındaki  bildiğimiz  bilmediğimiz  her şeyi  yaratan   yaşatan  ve  idame  ettiren,  rızkını  veren   Allahın CC   seçip  verdiği  usul  ve  kurallardan  daha  iyisi,  daha  kullanışlı,  mükemmel   ve  güzeli  var mıdır ki,  müslümanlar  bunların  dışında  üstelik  kendi  buldukları,   geliştirdikleri şeyler  bile  olmayan,   yabancıların,   bin  yıllık  düşmanlarının,    usul  ve  kurallarını  alıp  benimseyip,  inanıp  kullanmaya  başlamışlar,    kabuk  değiştirelim  derken  aslında  din  değiştirmişlerdir? Aşağıdaki  ifadeleri  artık  namaz  kılan  müslümanlar  kavlen  veya  fiilen  söylemeye  başlamışlardır. Din ayrı  dünya  ayrı,  devlet  işleri  başka  din  işleri  başka,  namaz  başka  faiz  başka,  umre  başka  rüşvet  başka, Kur’an  başka  haram  başka,  cami  başka  banka  başka, din başka  adalet  başka,  sizin  parti  başka  bizim  parti  başka. Sizin  cemaat  başka  bizim  cemaat  başka. Emanet  başka  liyakat  başka.   Müslüman  başka  mü’min  başka.  Allahın CC  ipini  bırakanlar  şeytanın  iplerinde  oynarlar,  şeytanın  kuklaları  olurlar.
 
Şu  ayeti  hatırlıyor muyuz?
 
“Siz, “Ey Mûsâ, hep aynı şeyi (Allahın CC  verdiği  özel  yiyecekleri) yemeye katlanamayız. Bizim için Rabbine dua et de, bize yerin bitirdiği şeylerden sebze, salatalık, sarımsak, mercimek ve soğan çıkarsın” demiştiniz. Mûsâ da, “Daha iyi olanı daha değersiz olanla değişmek mi istiyorsunuz? İnin şehre, orada istediğiniz var” dedi. Horluk ve yoksulluğa maruz kaldılar ve Allah'ın gazabına uğradılar. Bu musibet, Allah'ın âyetlerini inkâr etmeleri, peygamberlerini haksız yere öldürmeleri ve isyan edip aşırı gitmeleri sebebiyle geldi.”(Bakara 61)
 
Bu  ve  benzeri  ayetleri,  tilavet  hazzı,  ahenk  ve  musikisi  için  veya  sevap  kazanmak  için  okuyup
manasını  ve  verilen  mesajı,  uyarı  ve  tehdidi  anlamamak,  anlayamamak,  önemsememek,   Müslümanlık mıdır?   Kur’an  emanetinin  hakkını  vermek  midir? Yoksa bu  ayet  tarihi  bir  hikayeden  ibaret midir?  Günümüz  Müslümanlarına   hitap  eden  bir  yönü  yok mudur?
 
Müslümanların  sahip  oldukları  en  değerli  nimet,  en  önemli  emanet  nedir?  Hiç  şüphesiz  iman  ve  İslam  nimeti  değil mi? Allahın CC  indirdiği  hükümleri,   Allahı CC  tanımayan,  reddeden, inkar  ve  isyan  eden,  cehalet,  küfür  ve  zulüm  bataklığında  bocalayan,  en  büyük  başarıları,  doğayı  tahrip  etmek,  milyonlarca  insanı  sömürmek,  haksız  yere  öldürmek  olan  batının  batıl  hükümleriyle  değiştirmek,    Allahın CC  lütfettiği  kudret  helvasını,  sarmısakla  değiştirmek  isteyen  ve  azaba  uğrayan  yahudilerin,  yaptığından  daha  mı  az  kötüdür?
 
İşte  ahir  zamanın  en  büyük  fitnesi  ve  asıl  felaketi  budur.  İnsanlığı  islah  etmekle  yükümlü  olan  Müslümanların   kendilerinin  ifsad  olması.  Tuzun  kokması.  Tedavi  etmeleri  gereken  hastalığa  kendilerinin  yakalanması,  hem  de  bilerek  ve  isteyerek. Uyuşturucu  kullanan  bir  hastayı  tedavi,  edecek  olan  doktorun  kendisi  de  uyuşturucuya  başlarsa  ne  yaparsınız?  Nasıl  bir  aymazlık  ve  cahilliktir  ki,  bin  küsür  yıldır   başarıyla    devam  etmiş,  yeryüzünün  gördüğü  en  adaletli  devletlerini  kurmuş  bir  yönetim  biçimini  terk edip,  milleti  onlarca  parçaya  bölen,  düşmanlara  hazır  lokmalar  haline  getiren,  gücünü,  birliğini  parçalayan     laik  demokratik  rejim  ve  onun  olmazsa  olmazı  siyasi  partilere  bir  din  gibi   hatta  ondan  daha  fazla  iman eden,  partisi  için  dinini  imanını  arka  plana  atan,  başka  partiden  din  kardeşini  hain,  dinsiz,  cehennemlik  v.b  gören  Müslümanlar  var  ve  hala  nasıl  bir batağa  sağlandığını  fark edemiyor.   Karşı partiyle  mücadele  uğruna   bütün  İslami  değerleri  ayaklar  altına  alan,  yalan  ve  iftira  dahil,   her  türlü  gayrı meşru  yola  başvuran,  Müslüman  kardeşine  karşı  açtığı  savaşta  hileyi  mübah  gören,  en  kötüsü  partisini  İslamla  özdeşleştiren,  dini  değerleri  siyasete  alet  eden   tutum  ve  davranışlar görülüyor. Batıl ve  sapmış   bir  sistemden  zaten  başka  türlüsü  beklenemezdi.  Sistem  sizin  değil de düşmanlarınızınsa  sizi öğütür,  kendine benzetir.  Düşmanın  verdiği  ilaç  şifa  değil  zehir   olur.
Yazıklar  olsun  o  alimlere  ki  “bu  sistem  islamın  sistemi  değil,  bizim  sistemimiz  değil”  diyemiyorlar.
 
Gayrımüslimlerin  ,  ekonomik,  hukuk,   sanat,  eğitim, idari ve   siyasi  sistemlerini,  hayat  tarzlarını ve  kaçınılmaz  olarak   dinlerini  taklit  etmenin, benimsemenin   ve  yaşamanın  mantıklı  ve  ahlaki  bir  açıklaması  var mıdır?   Maalesef,  kabul  etsek de  etmesek de,    modern  müslümanların  büyük  bir  kısmı  din  değiştirmişlerdir.  Artık   teorik  olarak  bile   müslüman  değillerdir,  sadece  kendilerini  müslüman  zannederler.  Düğünlerde  içki  içen,  göbek  atan,  müptezel  kıyafetlerle  ortaya  çıkan,  dans  eden,  faizi  helal  zan ve kabul eden,  nikahlı  eşi  hapse  atan  nikahsıza  göz  yuman,  önderlerini  ilah edinen, parayı,  mal  ve  makamı  putlaştıran,   Allahın CC  indirdiği  hükümleri  beğenmeyen,  rüşvet  alan,  yalan  söyleyen,  emanete  riayet  etmeyen  Müslümanlar.

Mirzahan HIZAL



Bu yazı 1768 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HAVA DURUMU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


NAMAZ VAKİTLERİ
nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI