Bugun...


Prof.Dr.Mirzahan Hızal

facebook-paylas
İLİM ve AKIL
Tarih: 17-09-2023 14:51:00 Güncelleme: 17-09-2023 14:51:00


İnsanları  ilim  ve  alimler  konusunda  dört  sınıfta  düşünmek  mümkündür.
Bir  insan,   Alimlerin   kimler  olduğunu,  ilmin  nerede  olduğunu   bilmiyorsa  bu  yeterince  kötüdür.
Bunları  biliyorsa   bu  iyidir.

İlmi  ve  Alimleri   anlamadığı  için  üzülüyorsa  bu  da   iyidir.
Üzülmüyorsa  bu kötü  değil,   çok  kötüdür
İlmi  ve  Alimleri  tanıyabilen  ve  onları  anlayabilen  kişiler,  kendilerine  yetecek (asgari)  ilme  sahip,  kendilerini  cehalet    bataklığından  kurtarmış  kişilerdir.  Bunlar  Allaha CC  saygısı  olan  ve  onu tanıyan  kişilerdir.
Alimlerin  de  hakikileri  ve  sahteleri  vardır.  Sahte  alimler  cehalet  bataklığından  çıkan  kişileri  tekrar  o  bataklığa  atarlar.    Ancak    onlar  kurtulduklarını  zannederler.
Sahte  alimleri  hakiki  olanlardan  ayırt etmek  için  Allah CC  insanlara    çok  değerli  üç araç  vermiştir.  Kur’an,   Peygamberin SAS  sünneti  ve  bunları   öğrenip  anlayabilmesi  için Akıl.
Sahte  Alimler  kendilerine  düşman  olarak  gördükleri   ve  gerçekten de  kendilerine düşman olan  bu  üç  şeye   sürekli  saldırmışlardır.

Kimisi,   Kur’anın  bu  devirde  uygulanamayacağı,  en  azından  bazı  hükümlerinin  değiştirilmesi  veya  iptal  edilmesi  gerektiğini,     kimisi,  sadece  Kur’anın  yeterli  olduğunu,  peygamberin   tebliğ  görevini  yaptıktan  sonra  dini  hükümlerde  bir  yeri  olmadığını,   yani  sünnetin    geçersiz  olduğunu,   kimisi de   Kur’an  ve  Sünnetin   dinin  vazgeçilmez  temelleri  olduğunu  ama  bunları  anlamak  için  akıl  kullanmanın   yanlış  hatta  saptırıcı  olduğunu,  bunları  insanların  anlayamayacağını  hatta  anlamasına  gerek  olmadığını  sadece  alimlerin,  yani  kendilerinin   dediklerini  yapmaları  gerektiğini    söylerler.

Bu  çeşitliliğe  şaşmamak  gerekir.  Çünkü  Şeytan  insanı  saptırmak  için  her  yolu  dener.
İlk  iki  gruptaki  sahte  alimler  kolayca  anlaşılabilir  ve  fazla  zarar  veremezler.  Allahın  CC  kitabında  eksiklik,  yetersizlik  gören  kişinin   küfür  ehli,  olduğu   çok  açıktır.  Onlara  pek  itibar  edilmez. Allahın CC  kitabında   “en  güzel  örnek”  olarak    tanıttığı  Peygamberin  SAS   uygulamalarını  ve  sözlerini  reddeden,  peygambersiz  bir  din  öneren   kişinin de   bariz  bir  sapma  içinde  olduğu  bellidir.  Ama  üçüncü  gruptakiler  kolayca  anlaşılmadığı  için  çok  daha  büyük  zarar  verebilirler  ve  vermişlerdir.  Bugün   müslümanların  Dünyanın  en  geri  kalmış,  en   fakir,  zavallı,  güçsüz  hatta  ahlaken  de  çökmüş  durumda  olmalarının   müsebbibi  bu   gruptaki  sahte  alimlerdir.  Bu  durum  hiç  şüphesiz  alçaltıcı  bir  azaptır  ve  şu  ayet  bu  durumu    son derece  açık  bir  şekilde  ifade  etmektedir.

“Allah dilemedikçe hiç kimse iman edemez. O, iğrenç azabı (pisliği) akıl erdiremeyenlerin üzerlerine gönderir.( Ahmet Varol  )

“Allah'ın iradesiyle bilgilendirme gerçekleşmeden hiçbir kimsenin iman etmesi mümkün değildir. Allahın vahiyle, melekle, kitapla, peygamberle iradi bilgilendirmesine rağmen akıllarını kullanmayan, gelişmeyen, iman edip cehaletten kurtulmayan fertlerin ve toplumların boynuna Allah kirli, pis, cahil, kâfir ve ceza mahkûmu yaftası asar”. (Ahmet Tekin),  Yunus,10 
 
17.  asrın  ortalarında,  bazı   ulemanın,    “akıl,   mantık  ve    sorgulama  öğrettiği”    için  matematik  biliminin   dinen  zararlı  olduğu   gerekçesiyle  medreselerdeki  ders  müfredatından  çıkarılmasını  istediklerini  duymuş muydunuz?  

Sorgulamayan,   cahil insanları  yönetmek  çok  daha  kolay  olduğu  için  olsa  gerek,  zamanın   yönetimi  maalesef  bu  görüşü  benimsemiş  ve  müslümanlar   600  yıl  süren   bir    akılsızlık   boşluğuna  düşmüşlerdir. 
Bu  yöneticiler,  kolay  yönetilen  teba  ve  köle  ruhlu  cahil insanların  cesaret,  insiyatif,  risk  alabilme,  çalışma  ve  üretme  konusunda   dünyanın  en   alt  tabakasında  olan  korkak,  beceriksiz,   tembel  ve  parazitik   insanlar  olduğunu,  böyle  toplumların  devletinin  her  bakımdan   zayıf  ve  yıkılmaya   namzet  olduğunu  öngörememişler  veya  umursamamışlardır.

Devletleri  güçlü  yapan  şey,  silah  ve  askerinin  çokluğu  değil,   özgür  düşünceli,  ilim  ahlak  ve  akıl   sahibi   bireylerinin  çokluğudur.  Böyle  bireyler,  devlet  makinasını   ayakta  tutan   ve  çalıştıran sağlam  vidalar  gibidir. Vidalarını  çıkarır,  veya    çürük vidalar  takarsanız,  bu  makine  dağılır.
“Akılsız  başın  ceremesini  ayaklar  çeker”,  Akılsız  yönetimin  ceremesini  toplum .

Mirzahan HIZAL



Bu yazı 463 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HAVA DURUMU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


NAMAZ VAKİTLERİ
nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI