Yerleri gökleri ve ikisi arasındaki çok azını bildiğimiz, pek çoğunu bilmediğimiz her şeyi yoktan vareden, onların varlığını sürdüren, tüm canlıların rızkını, alıp verdikleri nefeslerini veren, mülkün ve hükmün sahibi Alemlerin Rabbi istemeden ve yardım etmeden insanların yok denecek kadar sınırlı ve yetersiz bilgi ve imkanlarıyla herhangi bir şeyi başarmaları mümkün müdür? Hal böyleyken, tarihte örnekleri çok görülen;
“ biz yaptık, biz yarattık, bizim sayemizde bunlar oldu, şunlar oluyor, onlar olacak, sizi biz kurtardık, varlığınızı bize borçlusunuz,” tarzındaki sözler ve ifadeler ne kadar da insana yakışmayan, İslama zıt, firavunca ve nemrutçadır. Hayatları ve akibetleri ibret-i alem olan bu zalim hükümdarlar, Allahın CC onlara verdiği güç ve imkanlarla yeryüzünde adaletle hükmedip hükmetmeyecekleri konusunda sınandıklarından gafil oldukları bir yana, şımarmış, kibirlenip, böbürlenerek işi tanrılık iddiasına kadar vardırmışlardı. Seküler (laik) bakış açısı ile Allahın CC gönderdiği elçileri ve hükümleri reddetmiş, neyin helal ( serbest) neyin haram (yasak) olduğuna güya kendileri karar vermişlerdi.
Gayrımüslim ve inançsızların bu tür sapma ve sapıklıklara düşmeleri bir dereceye kadar anlaşılabilir. Çünkü onlar zaten, Allahın CC nuruna gözlerini ve kalplerini kapatmış ve karanlıkta kalmış insanlardır. Yanlış yollara sapmaları kaçınılmazdır. Ancak asıl vahim olan şey, “biz müslümanız, Allaha CC inanıyoruz diyen insanların, yukarıda açıklanan gaflet ve dalalet bataklığına bilerek ve isteyerek girmeleridir. “Biz müslümanız, Allaha CC inanıyoruz” dedikten sonra “ bu zamanda 1400 yıl önceki hükümlerle ülke yönetilemez, faizsiz ekonomi olamaz, gayrı müslimlerin usul ve adetlerini benimsemezsek olmaz, onları dost edinmezsek olmaz v.b “ ifade ve eylemlerinin anlamı nedir? Allah CC, haşa İslami hükümler 1400 sene önceki çağda uygulansın, 21. yüzyılda ve sonrasında insanlar kendi uydurdukları hükümleri uygulayabilirler mi demiştir?
Bundan daha garip ve anlaşılmaz olan şey ise Allahın CC hükümlerini reddederken aynı zamanda ondan yardım beklemektir. Ona isyan içinde yüzerken, destek ve himayesini talep etmektir. Lütfen biraz mantık. Siz gerçekten Müslüman olduğunuzdan emin misiniz? Allah CC onun dininden yani hükümlerinden yüz çevirenlere yardım etmeyeceğini ve onları şiddetli bir azapla cezalandıracağını söylemiyor mu?
"Bize de kitap indirilseydi, elbette onlardan daha çok doğru yolda olurduk" dememeniz (için), işte size Rabbinizden apaçık bir belge, bir hidayet ve bir rahmet (olarak Kur’an-ı Kerim) gelmiştir. Allah’ın ayetlerini (yanlış te’vil ve) tekzip edenden (bu zamanda bazı ayetlerin gereksiz ve geçersiz olduğunu söyleyip mü’minleri zalim sistemlere köle haline getirenlerden) ve (insanları) Ondan alıkoyup-çevirenden daha zalim kimdir? (Kullarımızı) Ayetlerimizden alıkoyup-çevirenlere, bu ’engelleme ve çevirmelerinden’ dolayı azabın en kötüsüyle (ve şiddetlisiyle) karşılık vereceğiz.
( Enam, 157, Abdullah Ahmet Akgül)
“Her kim de benim zikrimden (Kur’an’dan) yüz çevirirse mutlaka ona dar bir geçim vardır. Bir de onu kıyamet gününde kör olarak haşrederiz. (Kör olarak haşredilen kul) şöyle der: ‘Rabbim! Dünyada gören bir kimse olduğum halde, niçin beni kör olarak haşrettin?’ Allah da ‘Evet, öyle! Âyetlerimiz sana geldi de sen onları unuttun. Aynı şekilde bugün de sen unutuluyorsun!’ buyurur.” (Tâ-hâ, 20/124-126).
“Allah Teâlâ tarafından en güzel şekilde yaratılan insan, dünyada da ahirette de başıboş bırakılmış değildir. İnsan, kendisine hak yol gösterilmek suretiyle imtihan dünyasında serbest iradesiyle baş başa bırakılmıştır. Bunun yanında Cenâb-ı Hakk, her devirde insanoğluna kitap ve peygamberleri aracılığıyla hak yolu göstermiştir. Son Peygamber, Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) de son kitap Kur’an-ı Kerim’le gönderilmiştir. Bu itibarla Kur’an-ı Kerim, indirildiği zamandan kıyamete kadar insanlığa hakkı gösterecek hidayet kaynağıdır. Sünnet ise onun açıklayıcısı ve örnek uygulayıcısıdır.
Rasulüllah (s.a.v.) Efendimiz’in haber verdiği gibi “Allah, Kur’an’a yapışan toplumları koruyup yüceltir. Kur’an’dan kopan toplumları ise, âleme rezil edip alçaltır.[1] Yine Peygamber (s.a.v.)’den rivayet edilen hadise göre, hayatlarında “Kur’an’ı önüne alanlar, onun rehberliğinde cennet’e yolcu olurlar. Kur’an’ı arkasına alanlar ise onun aracılığıyla Cehennem’e sürüklenirler. Kıyamet gününde Kur’an, kendisiyle amel edip onu yaşatan kulun kurtuluşu için müdahil ve mücadeleci olacaktır. Kendisiyle amel etmeyen ve onu koruma yolunda gayreti olmayanın da cezalandırılması için müdahale ve mücadele edecektir. [2]” [1] Müslim, Müsâfirîn, 269; İbn Mâce, Mukaddime, 16. [2] Heysemî, Abdullah b. Mes’ud’dan gelen hadisi, Teberânî’nin M. Kebir’inden zikretmiştir. (Dr. Ahmet GELİŞGEN)
Görüleceği üzere, müslümanların, çoğunluk, azınlık, zenginlik yokluk, güçlü güçsüz, bizden, onlardan ayırımı yapmaksızın her zaman sadece inanç ve ihlas esaslarıyla seçim yapmaları ve sonuç için Allaha CC tevekkül etmeleri gereklidir. Bu göründüğü kadar basit ve kolay bir iş değildir. Bazılarının zannettiği gibi bu bir strateji hatası değil, aksine en güzel stratejidir.
Unutmayalım ki Allah CC resulü hak dini tebliğ etmeye başladığında sadece Allahın CC emri doğrultusunda hareket etmiş ve Müslümanların bir avuç kişi olmaları, kafirler ve müşriklerin ise onlardan kat kat kalabalık ve maddi imkanlara sahip olmaları onları korkutup yıldırmamıştır. Bu bir fitne ve imtihan asrıdır. Müslümanın en büyük ve aslında tek stratejisi Allahın CC açık ve net hükümlerinden asla taviz vermemek bu konuda sebat etmek, sabır göstermektir. Dost ve yardımcınız Allah CC olduğu sürece asla kaybetmezsiniz. Siz zanneder misiniz ki, bir kişi inancından dolayı hiçbir zaman faiz kullanmayacak ve Allah CC onu iflas ettirip batıracak , bir diğeri ise şiddetle yasaklanmış faizi hem de helal diye bilerek yiyecek ve Allah CC onu muvaffak edip yükseltecek? “ ama böyle yaparsak batarız, şimdilik haramı falan boşverin, köprüyü geçinceye kadar idare edelim, şimdi zamanı değil, hele şu işi başaralım sonra durumu düzeltiriz v.b “ söylemleri tamamen şeytanidir. Allah CC en sevgili kulu olan Peygambere SAS bile asla böyle bir ruhsat vermemiştir. Görünüşte son derece asimetrik şartlarda dahi onu ve mü’minleri asla hükümlerinden taviz vermemeleri konusunda uyarmıştır. İşte iman ve imtihan zaten budur. Başarısız olma hatta yok olma riskine karşı ısrarla ve sabırla hakkın tarafında olmak. Faiz neden bir türlü kalkmıyor, kaldırılamıyor? Kaç tane Müslüman tüccar veya iş adamı, modern (Yahudi) ekonomi ve finansın bütün kurallarını çiğneyip “faiz, kredi falan almıyorum, batacaksam batayım, yeter ki Allahın CC nazarında batmayayım” diyebiliyor? Neden güvendiğimiz dağlara hep kar yağıyor? Çünkü dağ gibi görünenlere değil, sadece Allaha CC güvenmek gerektiğini anlamıyoruz. Bu kapıları bir defa açar ve ipi şeytanın eline verirseniz, Allahın CC yardım ve himayesini kaybeder, ayette açıklandığı gibi, dünya ve ahirette rezil ve zelil olursunuz. Hemen helak olmuyorsanız, Allah CC size mühlet verdiği içindir. Müslümanlar Allahın CC hükümlerine arkalarını döneli 100 yıl oluyor. Ne kazanıp ne kaybettiklerinin muhasebesini yaptılar mı? Akıllı insanlar muhasebe yaparlar. Sanayi ve teknolojide hala çok gerilerdeler, yüksek ve lüks binalar, residanslar, yollar, köprüler ve milyonlarca ateist genç, on milyonlarca kara cahil Müslüman. Pek de övünülecek şey değil gibi. Bir tane ateist üniversite mezunu kaç residans eder?
Küfür düzenini benimseyen ve savunan, faizden, rüşvetten vazgeçmeyen, vazgeçemeyen ve bu yolla elde ettiği haram lokmalarla beslenen, çoluk çocuğunu besleyen, bunu normal ve meşru gören, tevbe etmeyen, buna gerek bile görmeyen müslümanın duaları kabul edilir mi? Ona Allah CC yardım eder mi? Faiz v.b haram kazançlarla yapılan Hac ve Umrelerden, haram lokmalarla kılınan namazlardan, yapılan zikirlerden ne kadar sevap kazanabilir?
Yağmurlar biraz azaldığı zaman hemen yağmur duasına çıkıyoruz, haramlardan vazgeçmek için 7- 8 şiddetinde bir kaç deprem olması mı gerekiyor?
Allah CC sadece Mü’min ve Salih Ameller işleyenlere yardım eder ve onları asla yalnız bırakmaz.
“Ey iman edenler, eğer siz Allah'a, Allah'ın dinine yardım ederseniz, O da size yardım eder. Kendinize itimadınızı artırır, ordunuzu güçlendirir, devletinizi ayakta tutar, itibarınızı yüceltir. Sizi kararlı, sabırlı ve azimli hale getirir.”(Muhammed 7. Ahmet Tekin)
Mirzahan HIZAL