Bugun...


Şahin Kayaduman

facebook-paylas
DOĞAL AFETLER VE BİZ !
Tarih: 02-04-2023 18:00:00 Güncelleme: 02-04-2023 18:00:00



         Biz Müslümanlar …   Bu ülkede yaşayan  müslümanların rol-modeli,  önderi (önderleri), rehberi hakikaten Muhammed(a.s.) ve  Onun Ashab-ı Kiramı mıdır  ? Sorumluluğunun bilincinde olan bir 
mü’min için elbette ki cevap  başka bir şey olabilir mi !  Şüphesiz evet.
O  zaman,  A’dan  Z’ye  şahsi  ve içtimai hayatımıza  baktığımızda gerçekten içimiz rahat mı ?  Yani söylemlerimizle  eylemlerimiz birbirini  tutuyor mu ?   Biz bu yaşantımızla “Allahın huzuruna tertemiz ve selim bir kalp ile çıkabiliriz” diyebiliyor muyuz ..?
Hiç başka yerlere  gitmeye gerek yok. Bu soruyu kalbimize soralım ? 
      • Biz hayatımızı hangi ölçülere göre  düzenliyoruz ?   Başta düşünce  tarzımızı,  olayları değerlendirme tarzımızı, yaşam tarzımızı ;  Nefsimiz ve duygularımız mı belirliyor, yoksa 
 Kur’an  ve  sahih  sünnetmi … ?
Gerçekten rehberimiz Allahın Resulü ise,  O  yaşayan  canlı  Kur’an  idi …
        Eğer,  Doktorun  verdiği reçeteyi  kullanmazsak, Onu üzerimizde taşımamızın veya başımızın üstüne koymamızın bir faydası olabilir mi ?   Hayatımıza (sosyal ve ferdi) uygulamadığımız Kur’anın  bize ne faydası olacak ?  Allah O’nu bize “şifa ve rahmet olarak göndermedi mi ?”
     • Erbabının  ma’lumudur,   büyük  Kur’an  müfessirlerinin  tefsir  sayfalarını  dikkatlice çevirerek ve kendimizi  Kitabullahın  manevi  atmosferine  bıraktığımız zaman ; Toplum olarak, Allaha hiç de yakın olmadığımızı  açık  ve  net  olarak müşahade ediyoruz ..!   Allahın haram  kıldığı  herşey  adeta resmileşmiş, çoğu haramlar da normalleşmiş,  adeta  mübah olarak kabul edilir hale gelmiştir !
      • Bir Müslüman  toplumda, ahlaki  çörüme ve yozlaşma bu kadar nasıl olur ?  Ahlakın bittiği yerde  Dinden ve  İmandan  söz edilebilir mi ?   Müslümanca bir yaşam olabilir mi ? Ahlaklı nesiller yetişir mi …?
“Şüphesiz  ben  üstün (güzel) ahlakı  tamamlamak  için gönderildim.” diyen bir peygamberin  ümmeti bu hale   nasıl geldi ?  “ İslam güzel ahlaktır“ diyen bir dinin mensupları 
bu duruma nasıl ve niçin düşer ..?
      •. Asırlar  boyunca  i’layı kelimetullah için mücadele etmiş, Din-i mübin-i İslam’a hizmet etmiş bir toplum, bir millet  nasıl bu kadar savrulur …?  Dikkat edin, bu kadar ağır bela ve musibetlerden en ufak bir ibret, en küçük bir ders alan var mıdır ?  Toplumun yaşam tarzında, haramları, çirkinlikleri terk etmede, haksızlık - adaletsizlik - zülüm - rüşvet - adam kayırma - yolsuzluk-  merhametsizlik - vicdansızlık - içimizdeki fakir fukara, yetim, öksüz ve yoksulları görüp gözetmede …vb. en ufak bir değişiklik görebiliyor muyuz ?
Hiçbir şey olmamış gibi  Eski tas eski hamam, herkes yolunda devam …!   Ashab-ı Kehf’in Kur’andaki ifadesiyle, “ ALLAHIM !
BİZE KATINDAN BİR RAHMET GÖNDER !   İÇİNDE BULUNDUĞUMUZ DURUMDAN BİR KURTULUŞ YOLU GÖSTER !”
diye dua edebilecek yüzümüz var mı ?    Her zaman yaptığımız gibi, doğal  afetlerin   yaptığı  büyük tahribatları tedbirsizliğe bağlayıp kenara çekiliyoruz ! Elbette % 50 oranında bu doğrudur.  Depremde yıkılan binalarda, yıkıntıların altında kalıp vefat eden insanların katilleri tedbir almayanlardır.   İyi de ;  depremi fay hattına  bağladık,   peki asvalt yapılmış yollarda ve ekin tarlalarında oluşan  beş   metre genişliğinde,  yirmi metre derinliğinde ve yüzlerce metre uzunluğundaki yer yarılmalarına nasıl tedbir alınır …?    Önüne kattığı herşeyi söpürüp götüren   sel baskınlarına ne diyeceğiz … ?
İnsan eli değmeden çıkan ve günlerce söndürülemeyen büyük orman yangınları için hangi tedbirleri alacağız …. ?
Nasreddin hocanın ifadesiyle, hırsızın hiç mi suçu yok … ?
Yani kendimizi temize çıkarmaya çalışmadan önce, temiz olup olmadığımızın  derin bir muhasebesini yapmamız gerekmex mi ?  Toplum olarak,   fert olarak Allahtan çok uzağız …..
   • İçinde yaşadığımız toplumunun,
cahili de,  alimi de,  kanaat  önderi de büyük  oranda,  söylem ve eylemlerideki  itikadi  tehlikenin   nasıl farkında olamıyorlar, hayret etmemek mümkün değil …!  Bir ömür boyu beraber saf tuttuğu, namaz kıldığı mü’min kardeşini ;
bır takım dünyevi menfaatler veya politik mülahazalarla, hiç vicdani titremeden tekfir edebiliyor, hakaret edebiliyor, hatta düşman olarak görebiliyor …!   Bunları yaparken de DİN adına yaptığını zannediyor ve  gayretullaha dokunmuş-dokunmamış hiç de umrunda değil !
       • Diğer  bir  garabet  ise; asırlarca önce yaşamış,  İslamda İhya Hareketlerinin öncülüğünü yapmış, bu dünyada evi-barkı, tek bir dikili ağacı bile olmamış, hayatı büyük sıkıntılar içinde geçmiş ; mücahid, muvahhid, mutteki  ve samimi mü’min müctehid alimlerimizi ; zahmet edip köklü bir araştırma yapmadan, ya kulaktan dolma, ya da gafil bazı tiplerin hezeyanlarına itibar ederek,  itham, iftira ve tekfir eden Müslümanların acıklı hali !  Adam hem DİNİNİ bildiğini söylüyor,  hem de bir Müslümana  münafık-kafir-ajan- mason denirse,  muhatabında bu sıfatlar yok ise, kendisinin ne hale düşececeğini  düşünemiyor …. !
İşte günümüzde Müslümanların hal-i pür melali bu  !
    — Sözün özü ;  bütün bu gayrı İslami,  gayri  Kur’ani  kötülükler  ve  çirkinlikler bir araya  gelince, sorumluluğunun bilincinde olan Müslümanlar da seyirci kalınca,
Sünnetullah denilen Allahın kainat yasaları da görevini yapıyor …
O zaman çare nedir ?
Tek ve yegane çare ;  önce azim ve kararlılıkla bütün haramlarıdan el etek çekip,  Nasuh tevbesi ile bütün günahlarımıza tevbe ve istiğfar ederek bağışlanma dileğinde bulunmaktır. Yani Allaha teslim olmaktır. O zaman Allahın üzerimize rahmet yağdırması  için 
DUA  edersek, dualarımız kabul makamına  ulaşacaktır.
                                 Vesselam.



Bu yazı 289 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HAVA DURUMU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


NAMAZ VAKİTLERİ
nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI