Ünlü Tarihçi İbn Haldun
“el-Mukaddime “ isimli meş-
hur eserinde diyorki : ‘Millet-
lerin bekasının ve Devletlerin
uzun ömürlü olmalarının te -
minatı, onların BİRLİĞİDİR ..!’
Bu tarihi hakikatın en güzel
örnekleri de, İslam Tarihi için-
de mütalaa ettiğimiz devlet-
lerdir. Asr-ı Saadetten bu gü-
ne kadar kurulan devletler ve
milletlerin hiçbirinde, toplu-
mun tamamı aynı ırk, dil, din
ve mezhep ‘e mensup olma-
mıştır ... ! Etnik ve kültürel
farklılık, zenginlik olarak ka -
bul edilmiştir !
Ülkeleri idare etmeye talip
olanların, birtakım iktidar ol -
ma veya saltanatlarını devam
ettirme hırsıyle, arzusuyla, toplumu ayrıştırmaları, öteki-
leştirmeleri ..., hem kendileri-
nin, hem de DEVLETİN mu -
kadder akibetini hazırlamıştır.
Kendileriyle iftihar ettiğimiz
Ecdadımıza dönüp baktığı-
mızda çok muazzam bir yö-
netim anlayışı ve tarzı gör-
mekteyiz ... !
* Sadece iki yıl Delet Baş-
kanlığı yapan Hz. Ebubekir,
Peygamberimizin vefatından
hemen sonra, İslam coğraf -
yasının her tarafında başla -
yan “ Devlete vergi vermeme
ve irtidat (dinden dönme) is-
yanları”nı, kısa sürede orta-
dan kaldırdı ki ; Bu isyanlar bugün kü, PKK fitnesinden daha küçük değildi ... !
O günün imkanları ile böyle büyük bir başarıyı ancak ve ancak Resulullahın Halifesi
kazanabilirdi !
Daha ilk defa, isyancıların ü-
zerine gönderilen İslam Or-
dusunun önünde, atına bin-
miş, harekete geçen Hz. Ebu-
bekir yer almıştı ! Ancak Hz.
Ömer O’nu Medinede kalma-
ya ikna edebildi !
* İspanya yarımadasında sekiz asırlık bir uygarlık kuran
Endülüs Emevileri, Ülkelerin-
den sürüldükleri zaman, tam
Yirmibeş devletçik ‘e bölün-
müşlerdi ... ?
Dolayısıyla, DEVLETİN bekası için, hiçbir şey Toplu-
mun birlik ve beraberlik duy-
gularını güçlendirmekten da-
ha önemli değildir !
Birtakım geçici menfaat-
lar için, toplumu ayrıştırmak,
ötekileştirmek, cepheleşme,
çok tehlikeli ve sonu meçhul
olan hareketlerdir, Ülkesini seven insanların tutum ve davranışları olamaz, olmamalıdır !
* Bu topraklar üzerinde ya-
şayan Seksen üç milyon in -
sanın tamamı ; Alevisi - sün-
nisi - kürdü - türkü- arabı -
sağcısı - solcusu ... bu mille -
tin mensuplarıdır, bu ülkenin
vatandaşlarıdır ! Asla ve kat’a
ayrımcılık yapılmamalıdır !
Her önüne gelene terörist damgasını vurmak doğru bir
davranış değildir !
Terörist : Eline silahı alıp, DEVLETİN güvenlik güçleri ile
çatışan eşkiyadır !
Hoşumuza gitmese de ,
fikirlerini yazıya döken İnsan-
ları teröristlikle damgalamak,
bu ülkeye yapılacak en büyük
kötülüktür ! Zira Demokrasi-
kerin en önemli vasfı, inanç ve ifade özgürlüğüdür !
28 Şubat dönemi zorbaları-
nın, baş örtüleriyle derse gir-
mek isteyen kız çocuklarına terörist damgası vurmaları ,
kelimenin en hafif anlamlıyla
bölücülüktür ! İnsan hakları ve özgürlükleri ayaklar altına
almaktır ! Onların başörtüsü
mücadelesi vermeleri en do-
ğal insan hakkıdır !
* Mısırdaki Darbeci Sisinin, İhvan mensuplarına reva gördüğü Zülüm ve onbinler-
ce insanı hapishanelere dol -
durması karşısında, toplumun
sessiz kalması, o toplumun zülüm toplumu olduğunun en
bariz özelliğidir ! Zira ;
“ Kur'an'a göre, İçindeki zalimlerin zulmüne tepki göstermeyen toplum, ZÜLÜM
TOPLUMU 'dur."
Bir diktatörün, alnı secdeli in-
sanları hapishanelere doldur-
ması onları terörist yapmaz ..!
İktidarın güdümündeki ya-
zılı ve görsel medyanın, algı
bombardımanın tesiriyle hal-
kın gözünde şeytanlaştırılan ve ve terörist olduklarına inandırılan “ İHVAN-I MÜSLİ-
MİN TEŞKİLATININ”üyelerinin
teröristlikle ne alakası var !
Onlar, zalimlerin zülmüne uğrayan bir mazlumlar toplu -
luğudur ... !
Bu zülmü yapan Sisi’nin, beş vakit namaz kılması, eşi-
nin çarşaf giymesi hiçbir şeyi
değiştirmez ! En fazla ismi
secdeli Zalim olur ... ?
Dolayısıyla, bugün Mısır halkının birlikteliği sözkonusu
olabilir mi ? Halkının yarısını karşısına alan bir yönetimin uzun ömürlü olması mümkün
değildir ! Zaten zülüm payi -
dar olmaz ! İbn-i Haldun ‘un ifadesiyle, ayrıştırılmış top -
lumların, sistemlerin, rejimle-
rin ömrü de uzun olmaz !
* Bütün Peygamberler, geldikleri toplumu sahiplenmişler, Toplumda hiçkimseyi, dışlamamış, ötekileştirmemiş, aşağıla-
mamış, horlamamış, hakaret etmemiş, şeytanlaştırmamış, nefret ettirmemiş, kazanmaya
Çalışmış ve tümünü kocakla -
maya çalışmışlardır.... !"
* Tam 623 sene hüküm süren Devlet-i Osmaniye’nin
25 milyon km.2’yi geçen top-
rakları üzerinde, 30’dan fazla
etnik gurup yaşamaktaydı. İs-
lamın güler yüzü ve Adaleti,
bu insanları bir arada tutmaya
ve Devletleriyle, milletleriyle onur duymaya yetiyordu ... !
Erbabının malumudur, bu gün
kanayan bir yara ve kaynayan bir kazan olan Kudüs- Filistin bölgesinde, bir manga asker-
le, dört asır nhuzur ve barışı sağlayan DEVLETİN adı Os -
manlıdır ! Çünkü hangi etnik
yapıya, dine, mezhebe men -
sup olursa olsun, bu toprak -
ların her ferdi ülkesi ve mille -
tiyle onur duymaktaydılar !
Sözün özü, Halkın birlik ve
beraberlik duygularını güç -
lendirmek, herşeyden önce toplumun içbarışını sağlamak,
milleti huzur ve barış içinde
yaşatmak, yöneticilerin ilk ve
en önemli görevidir !
Vesselam.