İnançlarımıza hakaret edip, sonra da "Çatışmacı bir dil kullanmayın." Diyen insanları, bir türlü anlayamıyorum. Bu ne iki yüzlülük, bu ne samimiyetsizlik. Bu dili varoluşlarının gereği sayanlar, bu dille her gün, her saat, her dakika Müslümanlara, Müslümanların kutsallarına, hayat tarzlarına hakaret edenler, küçümseyenler, dalga geçenler, alay edenler, bu dilden yakınıyorlar, itham ederek suçluyorlar. Pes doğrusu! Ne yapalım yani, bir tepkicik olsun dahi göstermeyelim mi? Uslu çocuklar olup da, hakaretlerinizi sineye mi çekelim? Öğle ya, siz "efendilerimiz", azarlamaya, hakaret etmeye gerekirse, he türlü metotla bizi "doğru yola"! çağdaş dünyanın bir ferdi yapmaya! ( bizim iyiliğimiz için!) çalışıyorsunuz! Bizim size hiç bir şey demeye hakkımız yok, bizim bütün varlığımız siz efendilerimize itaat edip, her şeye evet demek. Bizim hakkımızda, neyin iyi, neyin kötü olacağını siz bilirsiniz.( halka rağmen halk için) Bize sistem mi lazım, siz getirebilirsiniz, çağdaş bir 'din mi" lazım onu da getirecek olan sizlersiniz. Yaptıklarınıza hayır dediğimiz anda, azgınlığa başlar gerekirse darağaçlarında sallandırırsınız ( geçmişte sallandırdığınız gibi)Hangi programı takip edeceğimize, hangi kitabı okuyacağımıza, hangi okullara gideceğimize, hangi sanatçıyı takip edeceğimize, hangi şehirlerde yaşayacağımıza ancak sizler karar verebilirsiniz. Çatışmanın diliini kullanmak sizler için bir hakk, bize ise yasak. Bizim sadece susma hakkımız olabilir değil mi?
Hayır, hayır susmayacağız ve aynı tonda cevap vererek hakkı haykırmaya devam edeceğiz ve hakaretlerinize misliyle cevap vereceğiz.
Bizi yok etmeye niyetlenmiş olanlara karşı nasıl bir dil kullanacağımıza ancak, biz karar veririz. Tapmayacağız, taptıklarınıza. Modern putlarınıza itibar etmedik ve etmeyeceğiz. İnandıklarımızdan, hayat tarzımızdan, düşüncelerimizden asla taviz vermeyeceğiz.
Kurumuş bir deve dikenine benziyor diliniz ve ruhunuz; rüzgarların sürüklediği bir deve dikeni... yapraklarınız dağılmış, çiçekleriniz dökülmüş, modası geçmiş, ömrünü tamamlamış bir düşüncesiniz. Aslında düşünce değil yaban ellerin oluşturduğu birer mukallitsiniz. Bu coğrafyada yaşayıp, başka coğrafyalara sevdalısınız. Geçmişiniz yok, geleceğinizde olmayacak. Köksüzsünüz. Yaban gibisiniz. Ne sevinçlerimize ve nede kederlerimize ortaksınız. Meyveniz yok. Bir ağaç iskeleti ruhunuz. Bulmaktan korkarak arıyorsunuz. Neyi? Putperestliği. Akmayan bir çeşmeye benziyor ruhunuz. Firavunların ehramlarına taş taşıyan kölelersiniz.
Şunu biliniz ki, bu topraklarda iman lambaları yanmaya devam edecek. Biz Allah'a ve Onun yüceler yücesi Resulüne teslim olmuşuz. Kıyamete kadar da bu inanç nesiller boyu devam edecektir. Kafirler istemese de Allah nurunu tamamlayacaktır.
Varın siz azgınlığınıza devam edin.
Dirilen ruhlarımız, çağı yeniden diriltecek ve putlara tapma panayırını bozacak. Her şeye evet diyenler, bundan böyle inançlarına aykırı gelen her şeye hayır diyecek.
Bu böyle biline.
Zinnur şimşek